Herkese Merhaba!
Geçtiğimiz hafta çok tatlı bir ekiple tanıştım sevgili okur. Hani filmlerde derler ya, “Yahu kaldı mı böyle insanlar?” İşte aynen bu cümleyi kuracağınız türden hem de… O kadar güzel işler yapıyorlar ki… Hem de hiçbir karşılık beklemeden…
Ekibin adı, “Etkinlik Kayseri”
Aralarında, çoğunlukla öğrencilerin olduğu bu ekip, “Kayseri’de sosyal hayat yok” algısını yıkmak için bir araya gelmiş. Ve sosyal medya platformlarında yine “Etkinlik Kayseri” ismiyle hesap açmışlar ve şehirde olup biten ne kadar etkinlik varsa bu hesaplardan duyurmaya başlamışlar. Hatta giderek kalabalıklaşan “ekip arkadaşları” sayesinde sadece olan etkinlikleri duyurmakla kalmamış aynı zamanda kendileri de çeşitli organizasyon ve projeler üretmeye başlamışlar.
Mesela tamamen gönüllülük esasına dayanarak yaptıkları ve benim hayran kaldığım “Kedi Evi Projesi” gibi…
Projeyi ilk olarak ekibin instagram hesabındaki bir videoda gördüm. Bir grup arkadaş, bir öğrenci evinde toplanmış ve kediler üşümesin diye küçücük evler yapıyordu. Ve o sıralar hiç abartısız, Kayseri belki de en soğuk günlerini yaşıyordu diyebilirim. O video içimi öyle ısıttı ki, “Ben bu insanlarla tanışmalıyım!” dedim. Ve ilk işim instagramdan mesaj atarak onlarla bir röportaj ayarlamak oldu. (Beni kırmayıp kabul ettiler röportajı )
Gazetemizin hemen çaprazındaki Prestij Kitabevi’nde bir araya geldik ve ekibin aktif üyelerinden olan Nur Bozalan ve Ömerhan Kaygın ile proje hakkında konuşmaya başladık.
İLK ZAMANLAR ÇEŞİTLİ KAMPLAR DÜZENLİYORDUK
Ekibin hikâyesini çok merak ediyordum. Çünkü, hiçbir maddi karşılık beklemeden ve sonunun ne olacağını bilmeden sadece iyi bir şeyler yapmak için bir araya gelmek bence çok muazzam bir olay. O yüzden Kaygın’ a ilk sorduğum soru şu olmuştu:
Siz nasıl bir araya geldiniz, ekipte kimler var ? Hikayeniz nedir?
“ Oğuzhan hocamızın öncülüğinde, ilk önce ‘Interrail’ mantığıyla bir kamp yapsak nasıl olur, acaba Kayseri’de tutar mı dedik ve bunu instagram üzerinden duyurduk. İlk kamp biraz kendi aramızda oldu. Daha sonra tamamen ekibe yeni arkadaşlar ekleme amacıyla Kapuzbaşı’nda bir kamp yapılacağına dair bir duyuru yapıldı. Yüz kişi katıldı bu kampa. Hatta benim de ekibe katılmam bu şekilde oldu. İlk zamanlar birlikte çeşitli kamplar organize ediyorduk. Daha sonra ise bu çeşitli doğa yürüyüşlerine, kitap okuma etkinliklerine ve tiyatroya dönüştü. Hem etkinlikler çoğaldı hem de ekibimiz bu şekilde giderek büyüdü.”
Peki Kedi Evi fikri nasıl gelişti? diyorum. Onu da Nur cevaplıyor:
“Aslında sadece kendimiz için birkaç tane kedi evi yapacaktık. Hatta o kadar detaylı düşünmemiştik. “Kartondan yaparız filan”diyorduk. Sonra hem hava şartları hem de daha kalıcı olması için kartondan vazgeçtik. Ve aramızda inşaat mühendisliği okuyan arkadaşlar da vardı. Onların desteğiyle daha sağlam malzemelerle, suntalarla kedi evlerini yapmaya başladık. Ve ekipteki herkes kendi cebinden yirmişer lira ortaya koydu bu iş için. Sonra bir arkadaşımızın aracılığıyla PUGEDON ile tanıştık. Ve Pugedon kedi evlerinin toplam maliyetini on üç tlye sağlayabileceğini söyledi. Kedi mamaları için de Aquamost ile anlaştık ve onlar da bizlere mamaları üç tl ye tedarik etti. Biz de ortaya koyduğumuz paralarla yaptırdığımız bu kedi evlerini dükkanların, çay bahçelerinin, kursların ve apartmanların önüne, balkon altlarına, parklara koymaya başladık. Ve onları öylece bırakıp kaderlerine terk etmedik. Düzenli mama takibi de yapıyor, maması biten kedi evlerine mama takviyesi de hala yapıyoruz. “
Yaptıkları işin o kadar bilincindeler ki, bunu sadece sevdikleri için değil aynı zamanda bir insanlık görevi ve Ekolojik Yaşama Destek olarak görüyorlar. Bu harika bir şey ! Projenin süresini sorduğumda Nur şöyle cevaplıyor ve daha sevindiriyor beni:
“Aslında projenin iki haftalık bir süresi vardı. Fakat proje duyulunca bazı arkadaşlar birkaç kedi daha yapılsın ve isteyenlere verilsin diye para yardımı yaptı. Yani yeniden Kedi Evi siparişi verildi haliyle. Böylece hem proje uzadı hem de umduğumuzdan daha fazla Kedi Evi yapılmış oldu. Sosyal medyadan da çok olumlu dönüşler aldık. Bu hem bir görev hem de bir ihtiyaçtı sonuçta. Bakalım, ilerleyen dönemlerde daha güzel projelerimiz de olacak. Şuan için söyleyeceklerim bu kadar.“
Nur ve Ömerhan sözlerini bitiriken, ben sevinçten ağzım kulaklarımda dinliyordum tabi anlattıklarını. Çünkü, malum sadece insanlarla değil aynı zamanda hayvanlarla da alakalı o kadar can yakan haberler alıyoruz ki, “ Bu sefer kıyametimiz gerçekten yakın!” diyoruz. Ve tam da böyle zamanlarda, böyle güzel işlerin de olduğunu görmek insana umut veriyor gerçekten. Bence dünyanın en saygın insanları, hayattan sadece alan değil aynı zamanda bu hayata bir şeyler katanlardır. Ve bu ekip yaptıkları başta Kedi Evleri işi olmak üzere diğer projeleriyle de ne kadar saygın oldukları gösteriyor bizlere. Dilerim ki, bu ve buna benzer nice daha faydalı projeleri olur…
Bu arada röportajın sonunda bana da çok tatlı bir “Kedi Evi” hediye ettiler. Hem bu keyifli sohbet hem de hediyeleri için çok teşekkür ediyorum 🙂
Herkese keyifli pazarlar…
İşte hikayemizin videosu 🙂