Selam!
Hani bir önceki postta demiştim ya, yine birbirinden güzel hikâyelerle döneceğim diye… Tuttum sözümü!
Bir küçük kara balık hikâyesi buldum!
Güzel sanatlar fakültesinin biriciği, en şahsına münhasır, gittiği ve dokuduğu her şeyi güzelleştiren Cengiz hocam! Odasına ilk adım attığınız anda bambaşka bir zamanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Duvarlara yapıştırdığı 45’likler, yığınla anı dolu siyah beyaz fotoğraflar ve mandolinden gitara bir sürü enstrüman… En güzeli de odasının tavanına astığı ve lambayı yaktığınız anda her yeri turuncuya boyayan paraşütü. Ve paraşütün hikâyesi…
Daha neler neler!
Hayatından, anılarından ve dönüm noktalarından o kadar kıymetli şeyler paylaştı ki benimle… Hala titreyen parmaklarıyla gösterdiği fotoğraflar ve onların hikâyeleri aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor.
Şuan için sadece teaserını paylaştığım videonun tamamlanmış hali de en kısa zamanda hem Youtube hesabımda hem de burada olacak.
Sevgiler…
* Ve kurgu için çok teşekkür ederim Zafer Geyikçi 🙂