Selam!
Giderek soğuyan havaların bence en güzel yanı bolca kitap okumak ve film izlemek! Şu sıralar yorgunlukta nirvanaya ulaşsam da, haftada en az 2 film ya da belgesel izlemeye çalışıyorum. Ve bugün en sevdiğim, sıcak çikolata kıvamında dediğim birkaç filmi sizin için derledim.
İşte o filmler:
Amelie !
Ah Amelie! Bazıları bir filmi ikinci defa asla izlemez. Ben ise sevdiğim bir filmi, bana kendimi iyi hissettiriyorsa eğer milyon kere izleyebilirim. Ve Amelie tam da bu filmlerden. Konusu ise kısaca şöyle: Amelie bir kafede garsonluk yapmaktadır. Yalnız ve sakin geçen hayatı, bir gün evinde bir başkasının çocukluk anılarına dair bir kutuyu bulmasıyla değişir. Artık Amelie’nin bir amacı vardır. O da kutuyu sahibine teslim etmek.
Eternity And A One Day
Bağımsız sinemanın büyük ustası bu güzel filmini Eleni Karaindrou müzikleriyle öyle büyüleyici bir hale getirmiş ki, her sahnesi şiir gibi akıp gidiyor. Ölümcül bir hastalığa yakalanmış olan bir yazarın hastaneye yatmadan önceki son bir gününü anlatan film aynı zamanda 1998’de Cannes ‘tan ödüllü. Ve filmde geçen en güzel cümle; ” Büyükbabam diyor ki, zaman bir çocukmuş deniz kenarında deniz kabuklarıyla oynayan. “
La Vita E Bella
Savaşın ortasında olmasına rağmen, kanı ve acıyı ikinci plana alıp aileyi, sevgiyi, öz veriyi anlatan bir film LaVita E Bella. Roberto Benigni’in yönettiği 1997 yapımlı filme, II. Dünya Savaşı zamanında karısı ve oğlu ile birlikte Yahudi kamplarına götürülen Yahudi bir babanın ve peşinden giden İtalyan bir annenin, çocuğunu korumak için yaptığı sayısız özveriyi anlatıyor. Tek keliymeyle şahane bir film.
The Holiday
Ve bu tatlı kış filmini dün akşam izledim. Biri Londra’da ufak bir kasabada diğeri ise Los Angeles’ta yaşayan iki kadın internet üzerinden evlerini bir kaç haftalığına değiş tokuş ederler. Her ikisi de özel hayatlarından dolayı kötü bir dönemden geçmektedir. Amaçları hayatlarında tamamen bir farklılık yaratmaktır. Soğuk havaları, aşkı ve yıl başını iliklerinizde hissedebileceğiniz sıcacık bir film The Holiday!
Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Borges’in “Unutmak en iyi intikamdır.” sözü üzerine bu film çekilmiş gibi resmen. Birbirini untabilmek için hafızalarından hatıralarını sildiren iki sevgilinin yeniden karşılaşması ve yeniden birbirine aşk olmalarını anlatan kült film. Her sahnesi, çalan her müzik çok güzel.
Ya sizin en sevdiğiniz ve tam da bu kıvamda dediğiniz filmler hangisi?
Sevgiler 🙂