Merhaba,
Yıl boyunca pek çok farklı duyguyu yaşadım.
Bazen Fleabag dizisindeki ana karakter gibi “ Ya herkes biraz böyle hissediyor ve bu konu hakkında konuşmuyor. Ya da ben tamamen tek başımayım” dedim.
Bazen de Feyyaz Yiğit gibi “ Belki de hayatı hakiki kılan şey, gerçek bir tedirginlik ve sahici bir zayıflıktır” dedim. Ve o an yaşadığım tüm rahatsız edici duyguyu kabul ettim.
Bazı günler kendi hayatım çok kötü ama başkalarınınki çok kusursuz göründü gözüme. Oysa hepimiz aynı gemideydik. Sadece su alan kısımlarımız farklıydı.
Şimdi geriye dönüp baktığımda şunu farkediyorum.
Önemli olan hayatımızın, çevremizi saran olayların ve insanların, “bizim tercihlerimizin bir sonucu” olduğunu görebilmekmiş. Dar zamanlarda bile kendi hayatına ve o hayata dahil olan her şeye güçlü bir gözle dışardan bakabilmek… Ve bunların her birinin bir sebep ve ihtiyaç dahilinde yaşamımıza katıldığını anlamak… İşte bu düşünce o kadar sakinleştiriyor ki insanı…
Ancak bu şekilde, teslim oluyorsunuz hayata … Ancak bu şekilde; gökyüzünün nerelere vardığını, hangi sonsuzluklara uzandığını, hangi fırsatların kapımızda sıralandığını görebiliyoruz.
Şimdi bu bakış açısını özümseyerek o yeni güne başlamak istiyorum.
Ve şunu tekrarlıyorum içimden;
“Bu yıl dünya bana her an her dakika adil davranmayabilir
Yolumu bazen sevilmesi ve katlanılması zor insanlara çıkarabilir.
Kalbim; umudumun kaldıramayacağı şeylerle savaşabilir.
Hazır olmadığım üzücü haberler alabilirim.
Bazı anlarda kendimi küçücük, minnacık hissedebilirim.
Kırmadığım bir kalbi iyileştirmek zorunda kalabilirim.
Bazı günler annesiz evimin babasız odasında yapayalnız hissedebilirim.
Ve bazen hayatımda neler olup bittiğine dair hiçbir fikrimin olmadığı anlar yaşayabilirim.
Başarısız, her şeyi şans eseri elde etmiş gibi hissedebilirim.”
Sonra şöyle bir söz veriyorum kendime. “ Ne yaşanırsa yaşansın, ömrümü, hayallerimi bu duygulara emanet etmeyeceğim.”
Siz de etmeyin. Mutlu seneler. #2025