Günaydın
Kahvemi aldım ve çalışmaya başlamadan önce biraz içimi dökmek istiyorum.
Ne zaman kendimi mutsuz veya güçsüz hissetsem Barış Özcan’ın yıllar önce yayınladığı bu videoyu izlerim.
Bir şekilde bir dayanak benim için ya da içsel yolculuğumun bir haritası gibi. Üstelik sevdiğim pek çok insana da, mutsuz olduklarını hissettiğimde gönderirim hala. Yaralı bir şifacı misali… Video ve hatta videoda kullanılan şarkı bize kahramanlığın idealize edilmiş şekillerinden ziyade, insanın kendi sade ama anlamlı yolculuğunu anlatıyor.
Benim için özel, çünkü…
Pek çok çocuk gibi ben de süper kahramanlarla büyüdüm. Ben de o pelerinli figürlere özenerek, onların gücünü, cesaretini ve “ulaşılmaz” başarılarını hayal ettim. Hatta onlar gibi olmasam bile, öyle birinin birgün gelip beni bulmasını, keşfetmesini ve hayatımı baştan sona değiştirmesini hayal ettim. Ama sonra büyüdüm ve bilirsiniz büyümek, hayatın gerçeklerini biraz daha net görebilmek demek. Bu gerçeği görebilme yeteneği ise acı, yıpratıcı ve yorucu deneyimlerle oluşuyor, maalesef. Ve o süreçler öyle kritik ki… Tam o anda kalbimiz için iki seçenek oluşuyor. Ya çok kırılgan olup kolayca pes eden birine ya da demirden bir zırh kuşanan bir savaşçıya dönüşmek… Bazen ilki bazense ikincisi oldum.
Yıllar geçti, sorunlar değişti. Çocukken hissettiğim yetersizlik hissi, başka bir şekle büründü: İş stresi, akademik başarı baskısı, çevremdeki insanlara uyum sağlama çabası… Üstelik çok özendiğim o süper kahramanlar da artık pelerin takmıyordu, onların yerini mükemmel kariyerler, büyük başarılar ya da kusursuz hayatlar almıştı. Ve ben, bir kez daha kendimi onlarla kıyaslarken buldum.
Yani farkında mısınız, temelde yine aynı şeyle savaşıyordum ben. Kendimi kıyaslama duygusu ya da biri tarafından kurtarılma umudu ile…
Sonra bu video çıktı karşıma, bir uyarı tabelası gibi. “ Elindeki o süper kahraman listesini bir kenara koy ve kendini yalnızca aynada gördüğün kişi ile kıyasla. Çünkü bir kahramanın gücü kaslarının değil kalbinin kuvvetiyle ölçülür.” dedi. Ve inanın o günden beri ne zaman tökezlesem ya da kendimi bir şekilde birileriyle kıyaslasam yine bu videoyu açıyorum. Her defasında gözyaşlarıma karışmış bir tebessümle dinliyorum ve bir şekilde iyi hissediyorum. Hatta da daha güçlü ve kalabalık…
Acısıyla, tatlısıyla, bize kattıkları ve bizden aldıklarıyla bir yılın daha sonu geldik. Ve geçmişin muhasebesini yaptığımız şu günlerde ister istemez biraz endişeli, biraz buruk veya hüzünlü hissedebiliyoruz. Şu an nasıl bir duygu durumu içerisindesiniz bilmiyorum ama umarım bu videoyu açıp izlersiniz ve çok daha iyi hissedersiniz. 🤍
Sizi çok seviyorum ve siz bunu biliyorsunuz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoşça kalın.🌸