DİZİ GİBİ DİZİ: AFTER LIFE

Selam!

Eylül’ün arada bir selam verip kendini geri çektiği yarı serin yarı sıcak geçen şu günlerde, pazarı evde geçirecek olanlar için bir harika bir dizi önerim var.

Dizimizin adı: After Life!

Bu kısımda spoiler yok!

Çok sevdiği karısını kanserden kaybeden Tony’nin hikayesini izliyoruz dizide. Tony, bir yandan intihar planları yaparken ama bir yandan da gündelik hayatına devam etmekte olan bir adamdır. Ve zaten dizi boyunca hayattan vazgeçme ve ona geri tutunma kısımlarına şahit oluyoruz. Dünyanın en aksi ve en inatçı adamı gibi dursa da aslında pamuk gibi bir kalbi vardır. Hem hiç umursamıyor gibi göründüğü çevresi hem de zoraki ilgileniyor gibi durduğu köpeği sayesinde hayata yeniden tutunan Tony’nin hikayesi yani “After Life” bence kesinlikle izlenmeye değer.

Hikayeyi çok kısa anlattım ve konusu da çok basit gibi görünüyor, biliyorum. Ama Ricky Gervais başta olmak üzere tüm oyuncuların performansı o kadar iyi ki… Hem hayata ve ölüme dair çok güzel noktalara değiniyorlar, hem de basit gibi görünen bir konuyu çok fazla dramatize etmeden anlatıyorlar. Bunun yanında esprileri de bence çok ölçülü kullanıyorlar.

Bu kısımda spoiler var!

Diziye dair eklemek istediğim birkaç sözüm var. Şöyle ki açıkçası ben ilk defa Ricky Gervais’i izledim. Ve ne yalan söyleyeyim çok beğendim. Kara mizah denilen olayı o kadar iyi yansıtmış ki… Özellikle de eşinin ölümünden sonraki ruh hali ne aşırı dramatik aşırı resmi… Yani ne salya sümük bir olay karşılıyor sizi ne de soğuk hissiz bir olay… Hani Mabel bir şarkısında diyor ya, “Satmam, bu dert benim. Hem ağam hem paşam. Öğrenirim onunla kendimi, direnenler yaşar.” Hah işte tam da o kıvamda !

Tony’nin köpeğinin diziye o kadar güzel işlemişler ki… Bu da hoşuma giden bir başka detayı. Özellikle, her intihara kalkıştığında köpeğin bir şekilde buna engel olması bence çok güzel düşünülmüş.

afterlife dizi ile ilgili görsel sonucu

Bir de eşiyle olan videoları hem çok sevimliydi hem de o an geçen diyaloglar beni aşırı dağıttı.

”Eğer bunu izliyorsan ben artık buralarda değilim demektir. Bunların hiçbirini senin yüzüne söyleyemem, fazla utanç verici olur.”

”Senin için tabii ki, benim için değil. Ne kadar sevimli olduğunu duymak konusunda asla iyi değilsin.”

Ayrıca dizinin yardımcı oyuncuları da çok başarılıydı bence. Anne ile olan arkadaşlığı içimizi ısıtırken Roxy ile olan ilişkisi de beklenmedik iyi bir dostun bir insanı ne kadar iyi bir yönde etkileyebileceğini gösteriyordu.

Sözün özü ben izlerken çok keyif aldım. Umarım siz de seversiniz.
Şimdiden keyifli izlemeler ve şimdiden iyi pazarlar!

 

Yazar

fatmaadmis@gmail.com
Selam, ben Fatma, Halkla İlişkiler ve Reklam bölümü doktora öğrencisiyim. Aynı zamanda kreatif bir tasarım ajansında Dijital PR Danışmanı ve İçerik Üretici olarak çalışıyorum. Blog dünyasındaki 9.yılım. Hep şuna inandım. Hepimiz dünyaya geldiğimizde aslında bir çemberin içine doğuyoruz. Ve büyüyüp yaş aldıkça, bir şeyleri anlamlandırmaya başlayınca o çemberin içinden dışarı taşmaya çalışıyoruz. Tabi bunu yaparken çeşitli zorluklarla karşılaşıyor, bazı yokuşlardan yukarı tırmanmaya çalışıyoruz. O esnada bazı insanlar zorlandığımızı görünce "gel, bir de bu yolu dene." diyorlar. Halbuki gösterdikleri yol onların yolu, bizim değil. O yüzden diyorum ki yokuşlarımız yalnızca bizi alakadar eder. Çünkü çemberimizden ancak bu şekilde taşabiliriz. Burada bana ilham veren kişilerin öykülerini, okuduğum kitapları, izlediğim film ya da belgeselleri yani beni çemberimden taşıran şeyleri paylaşıyorum. Eğer sen de ilhamını bulmak ve çemberinden dışarı taşmak istiyorsan bu öğrenme yolculuğunda bana eşlik edebilirsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir