Uzun zamandır ekranlarda kayda değer bir şey olduğuna inanmadığımdan, televizyon izlemiyordum. Fakat şu günlerde resimlerine, fragmanlarına sık sık rastladığım bir diziyi merak edip izlemek üzere açtım. Ve iyi ki de açmışım.
Yapımcılığını İlksen Fırat ve Murat Can’ın, yönetmenliğini ise Levent Demirkale’nin yaptığı ‘Yedi Güzel Adam’ bahsettiğim dizi. İlk bölümü 19 Nisan cumartesi günü yayınlanan ve seyircisinden tam not alan dizi Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Akif İnan ve Ali Kutlay’ın yani edebiyata gönül verip, günümüze kadar iz bırakan yedi güzel adamın edebi kişiliklerini, umutlarını, hayallerini, dostluklarını, aşklarını ve de hayata karşı dimdik duruşlarını Erdem Bayazıt’ın gözünden aktarıyor.
1950-1970 yıllarının şairlerle dolu Maraş’ında, Kara Lise’nin kahverengi sıralarında başlayıp İstanbul ve Ankara’ya, hatta Afganistan’a kadar uzanan bu hikayenin şuana kadar yayınlanan dizilerden farklı olarak, bizden değerlerimizi çalmak yerine yeniden hatırlatacağına inanıyorum. Çünkü Yedi güzel adam, kendi çağının geleceğe tutulan feneri olmakla birlikte bizlerin de geçmişinin birer aynası. Bu yüzden ”Tüm ganimetimiz bir ceket, bir de kitap..” diyen o Yedi Güzel Adam’a, yedi yüreği güzele, yedi güzel hayata hoşgeldiniz diyorum.