Yalnızlığın öteye itilmek ya da bir köşede sessizce durup içe kapanmak olduğunu düşünmüyorum. Bazı insanlar için “yalnızlık” olumsuz bir deneyim ya da katlanılması zor bir süreç olabilir. Ama ben bu duygunun/durumun özellikle ruhumuzda “değiştirici, dönüştürücü ve geliştirici” bir yanı olduğuna da inanıyorum.
Bir kere bize kendimizi keşfetme fırsatı sunuyor.
Yani yalnız kaldığımızda, kendi düşüncelerimizi ve duygularımızı daha iyi anlama fırsatı bulabiliriz. Bu süreçte, kişisel ilgi alanlarımızı ve tutkularımızı keşfedebilir, kendimizi daha iyi tanıyabiliriz. Hani Nil Karaibrahimgil diyor ya; “Kendinle sosyalleş yoksa unutursun nasıl biri olduğunu.” Hah, işte bundan bahsediyorum !
İkinci olarak yalnızlık yaratıcılığımızı ortaya çıkarır. Bu kasın gelişmesini sağlar ve bir noktadan sonra kendi başımıza vakit geçirerek, yeni fikirler üretebildiğimizi sanatsal veya zihinsel faaliyetlerde de bulunabildiğimizi fark ederiz.
Kendini etkilemek
Felsefede “refleksiyon” diye bir kavram var, çok severim. Anlamı da şu; ” Bir şeyin yine kendine geri dönmesi, kendi kendine etki etmesidir.” Yalnız kalmak da bir nevi
yaşamımızı, hedeflerimizi, değerlerimizi ve yaşamımızın yönünü sorgulamamıza ve bunun da kendimizle ilgili daha fazla farkındalık geliştirmemize fırsat sunmasıdır. Yani kendi kendimizi etkilemiş oluruz.
Bir de huzur ve sakinlik meselesi var.
Aklıma direkt şu cümle geliyor, yalnızlık deyince; ” Girmekten korktuğunuz mağara, aradığınız hazineyi barındırır.” Çok doğru bence. İnsan yaşamının merkezine başkalarını, kendi dışında bir şeyleri koyduğu için o şeylerin yokluğu onu boşluğa sürükler. Ve yalnız kalmak, onun için “başkalarını koyduğu” yaşamının odak noktasını, merkezini kaybetmek gibi bir şeye dönüşüyor.
Bunun sebebi de şu aslında; kendimizle vakit geçirme konusundaki yeteneksizliğimiz bizi sürekli “başkalarıyla takılma, başkalarıyla vakit öldürme” kültürüne sürüklüyor. Halbuki merkeze kendimizi koyduğumuzda o “aynı tek başınalık” stresten uzaklaşma ve zihinsel dinlenme için bir terapiye dönüşüyor. Dış etkilerden uzaklaşıp iç huzurumuzu bulmamıza ve rahatlama hissi yaşamamıza olanak sağlıyor. Bir düşünün bunu.
Çevrenizdeki insanların ne kadarı gerçekten sizin için için önemli?
Ne kadarı yaşamınızın merkezine koyulacak değerli?
Son olarak bence yalnızlığın en güzel yanı kendi başınıza karar verme özgürlüğünü sağlaması. Yani elbette birilerinin fikirlerini almak, rehberliğine ihtiyaç duymak da önemli ama bazen tam ihtiyacımız olduğu anda kimseyi bulamayabiliyoruz. Bu noktada kendi kararımızı verebilmek de önemli. Ayrıca hiç kimsenin ihtiyaçlarına veya isteklerine bağlı olmadan, kendi programımızı belirlemenin ve istediğimiz şekilde hareket edebilmenin de tadı ayrı güzel. Bunu da mutlaka tatmak gerekir.
Yani toparlamak gerekirse ben yalnızlığın öteye itilmek, sürekli içe kapanıp kimsesiz hissetmek olduğunu düşünmüyorum. Bana göre bu kavram, bireysel büyüme ve içsel keşif için bir fırsat sunuyor bize. Üstelik tam da ihtiyacımız olduğu anda. Umarım bu yazı yalnızlığa bir nebze de farklı bir perspektiften bakmanızı sağlar.
Sizi seviyorum!