Merhaba Sevgili okur,
En son yazdığımda, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor demiştim. Çünkü gerçekten öyle hissediyordum. Bazen öyle olur, bilirsiniz. İnsan kendinde hiçbir şey yapacak bir kuvvet bulamaz. Yani bunun için illa başına kötü bir şey gelmesi, işten ayrılması, biriyle tartışması ya da sebebi olan bir şey gerekmiyor. Belki de, basit bir mantıkla ‘’bazı günler hiçbir şey yapmamak için vardır’’diyebilmeliyiz.
Ama bizler kendimize birden fazla kimlik oluşturup ve her birine o kadar çok sorumluluk yüklüyoruz ki, bundan dolayı da boşa düştüğümüzde kendimizi suçlayıp duruyoruz. Bir eylem zincirimiz var ve bunun bir halkası kırılmış gibi hissediyoruz. Hâlbuki yanlış. Durup bir mola verdiğimiz zamanlar da olacak, yenilip kaybettiğimiz zamanlar da… Önemli olan, böyle zamanlarda tekrar devam edebilmemizi, yeniden yol alıp, yeni bir yol inşa edebilmemizi sağlayacak bir şeyin olması. Bu da aslında, özümüzde hep ne ile mutlu olduğumuzla ilgili. Ama eninde ama sonunda ve konu ne olursa olsun, böyle zamanlarda bizi ayağa kaldıran şey, yine doğduğumuzdan itibaren bizi en çok mutlu eden şey oluyor. Mesela kendi adıma söyleyeyim; KİTAPLAR!
Bu bahsettiğim şeyi yaşarken yani günler öylece geçerken bir sabah, ne zaman üye olduğumu bile hatırlamadığım bir sayfadan mail aldım. Aynen şöyle yazıyordu;
‘’ An olur, dünyanın en dertli insanı biz oluruz. Mesela işler eskisi gibi değildir, hava bugün ne rezildir, biri çekip gitmiştir ve sairedir. On beş yaşında “spinoserebellar ataksi” denen bir hastalığa yakalanan Aya Kito, “Kaybedilmiş şeyleri bulmaya çalışmaktansa sana bırakılan şeyleri yükseltmeye bak.” derken bize tokat gibi bir hayat dersi verir. Yirmi beş yaşında ise hayata veda edecektir. Dünyanın derdi bitmez sevgili okur. Her şeye rağmen yaşama sıkı sıkı tutunmalı. Var olun.’’
Sanki o birkaç günümün nasıl geçtiğini birine anlatmışım da, o kişi beni teselli etmek için bunları yazmıştı. Yani ancak bu kadar denk gelebilirdi. Sonra gönderene baktım; BİR YUDUM KİTAP yazıyordu. Sonra araştırdım tabi. Meğer iki yıl önce ‘Her sabah bir yudum kahve, bir yudum kitap kalbe iyi gelir’ fikri ile yola çıkan, her sabah hikâyelerden ve romanlardan 5 dakikada okuyabileceğimiz pasajları e-posta kutumuza gönderen bir girişimmiş. O kadar hoşuma gitti ki… Arkadaşının dediklerini haklı bulup ‘’evet, silkelenmem lazım’’ diyen biri gibi kalktım yataktan. Çok iyi hissettim… Şimdi her sabah düzenli olarak mail kutumu açıyor, o gün için gönderilen pasajı okuyorum. Ve bu hem iyi hissetmek açısından hem de kitap okumayı gerçekten seven birini farklı yazarlarla tanıştırmak açısından, kitap adına yapılmış harika bir iş. Üstelik sisteme abone olmak için www.biryudumkitap.com üzerinden e-posta adresinizi bırakmanız yeterli.
Hayatın şu ya da bu sebepten dolayı bunalttığı ya da ihmal ettiği zamanlarda, hiçbir karşılık beklemeden, birbirinden şahane pasajlarla elini uzatan BİR YUDUM KİTAP’ ın tüm emekçilerine sonsuz teşekkürler…
Keyifle kalın 🙂
Merhaba,
Öncelikle blog isminiz aşırı etkileyici bunu etmeden geçemeyeceğim. Yazınıza gelecek olursak hepsine katılıyorum. Benimde duyduğum, bildiğim aynı zamanda tecrübelerimle tasdiklediğim bir söz ekleyeyim. Dilden ne çıkarsa kalpte beyinde buna inanırmış. O yüzden hep enerjik olmak yetmiyor. Bazen değilken kendimize öyleymişiz gibi telkinde bulunmamız gerekiyor. Bunu bizler için önemli bir ayrıcalık. Hiç kimsenin hayatı kolay değil. Kolay olmasını istememeliyiz. Öyleymiş gibi davranıp kendi kendimizi motive etmeliyiz. Yazınız için ayrıca teşekkür ederim, çok önemli bir deneyimi okumama vesile oldunuz sonuçta. Takipte kalacağım.. Kaleminiz güçlü mürekkebiniz tükenmez olsun. ?
Ne güzel dilekler bunlar, her cümleniz için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Keyifle kalın 🙂